Duran Erdoğan
duranerdogan1947@gmail.com
EĞRİ YOLDAN SAPMAYANIN VAY HALİNE!
16/03/2014 Kendini aydın sayan, ömrü eğitimcilikte geçmiş, mürekkep yalamış bir dostum benim e.posta adresime mail atmış: “…yazılarınızı okuyorum, emeğinize de saygı duyuyorum. Sana, şahsına bir diyeceğim yok; ama son günlerde yazdıklarınla AKP reklamı yapıyorsunuz!” diyor. Ve bir alay, kendince haklı gerekçelerini sıralıyor... Sevgili dostum, ben bu yaşıma kadar ot gibi mi yaşadım? Sıkıntım, sorunum, “Devlet Baba”dan alamadığım haklarım, karşılanmayan beklentilerim olmadı mı? Bir elim yağda, öbür elim balda mı oldu? Beni görenler, her dediğimi yapıp, önümde şapka çıkarıp, huzurumda esas duruşa mı geçtiler? Ötelenmedim mi, itelenmedim mi, dışlanmadım mı, aşağılanmadım mı? Hak arama gerekçesiyle polisi taşladığımı, otobüs yaktığımı, bankamatikleri parçaladığımı, çevreye zarar verdiğimi gördün mü, duydun mu? Mağduriyetleri yaşamış bir vatandaş olarak; doğruları, güzellikleri, başarıları savunmamın neresinde AK PARTİ reklamı var? Ağaçları sökemezsiniz bahanesiyle, Devlete yapılan hizmetleri protesto ederek, yaygın adıyla GEZİ PARKI OLAYLARI bir isyanın başı ve başlangıcı değil miydi? O zararlar kimin cebinden çıktı? 17 ARALIK 2013 tarihindeki SAVCI-POLİS paslaşmalı dış güçlerle destekli operasyonun inandırıcılığı var mı, yok mu? Önümüzdeki günlerde (seçimden sonra) detaylar mutlaka gün yüzüne çıkacaktır, göreceğiz. Velveleye, ortalığı Kel Ali’nin bağına döndürmeye, doları-avro’yu yükselttirerek çarşıyı karıştırmaya, garip vatandaşın cebindekileri faiz lobisinin cebine aktarmaya kimin hakkı var? Seçimden sonra göreceksiniz, bunun bedelini de yine milletçe biz ödeyeceğiz. Gûya, ekmek almak için evinden çıktığı, kerhen kendini olay çıkaranların içinde bulduğu söylenen, polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle yaralanıp ölen Berkin Elvan adındaki çocuğun cenazesini bahane ederek, yurt genelinde aynı gün ve aynı saatteki organize taşkınlıklar kimi mutlu ediyor, kimi üzüyor? Ben burada ölen çocuğun ailesini sorumlu görüyor ve ailesinin suçluluğuna inanıyorum. Aklını yitirenler bile evinin yanındaki bakkaldan ekmeğini alırken; bu çocuk, bilmem kaç kilometre ötedeki Taksim’e ekmek almaya gitmiş. Aklımı peynir-ekmekle mi yedim, ki bu martavala, bu yalana, bu dolana inanacağım!? Polisi sapanla taşlayan, yakılan-ters çevrilen arabaların üzerinde, iki eliyle zafer işareti yapıp basına poz veren, ortalığı yakıp-yıkarken görüntülenen birisinin, “bu fotoğraf kime benziyor?” başlığıyla basında, sanal ve sosyal medyada dolaşan fotoğrafları herkesin görmesini isterdim! Bu fotoğrafların kime benzediğini bir de CHP yetkililerine soralım; bakalım, bilen, tanıyan var mı? İktidara geldiği günden beri akla-hayale gelmedik, beklenmedik yolsuzluklarla mücadele eden Recep Tayyip Erdoğan Hükümetleri; Osman Bölükbaşı’nın deyimiyle: “ Şeytan taşlamaktan namaz kılmağa fırsat bulamadık!” bahanesinin ardına saklanmadılar. Ömrümde görmediğim ve bu güne kadar hiçbir partiye nasip olmayan yatırımları gerçekleştirdiler? Bana bu hizmetlerin hangisinin yalan ve yanlış olduğunu söyletebilirsiniz? Yine de “meyveli ağaç taşlanır” dedik, saçma-sapan sözel eleştirileri hoş gördük, sustuk; ama vatanı yakıp-yıkmayı, hoş görmemiz mümkün mü? Her on yılda bir yapılan darbelerle birkaç günlüğüne iktidar koltuğuna oturtulanların yine kabaran umutları kırılacak; kâhin değilim, ama seçim öncesi devreye sokulan “çaldılar, çarptılar” şamatası bir isnat olarak, iftiracıların suratlarında ilâhî adaletin şamarı olarak gümleyecektir, bunu da göreceksiniz!.. Sözün özü: Hak arama bahanesiyle, vurup-kırıp, ortalığı kan gölüne döndürüp, ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışmak da neyin nesi? Yurtseverlik bu mu? Böyle hak mı aranır? Öyleyse elini yumruk yapıp, başkalarının alnının şakına balyoz etkisiyle vuranlar haklı; mağdurlar, mazlumlar, sessizler haksız, öyle mi? Mantık bunun neresinde? Huzurumuzu bozmaya çalışanlar vatansever de AK PARTİ’nin güzel yönlerini söyleyince mi ben vatan haini oluyorum? El insaf hocam! Şemsi Yastıman ağabeyim bir dörtlüğünde bakınız “Eğri yoldan sapmayanın/ Bir Allah'a tapmayanın /Söz verip de yapmayanın /Vay haline, vay haline!” diyor. Beni ıslah eden Rabbim, inşallah, güzel yurduma zarar verenleri de ıslah eder de, karamsarlaşmış gönül ve kalp gözleri tez zamanda (30 Mart yerel seçiminden önce) açılır, diye dua ediyorum. Hoşça kalınız.
Duran ERDOĞAN Kırşehir Anekdotları Yazarı E.posta: duranerdogan1947@gmail.com (Web) http://www.duranerdogan.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ÖKÜZÜN VASİYETİ - 22/04/2014 |
BİR BÖLENİN HIRSI ve HINCI! - 15/04/2014 |
VERGİ HAFTASI - 08/04/2014 |
BU YEREL SEÇİMİN KAZANANI MİLLET OLSUN - 01/04/2014 |
UNUTMAK ve NANKÖRLÜK - 24/03/2014 |
BENİM BELEDİYE BAŞKANIM BÖYLE OLMALI - 18/02/2014 |
KIRŞEHİR HALK KÜLTÜRÜNÜN SESİ YAREN TV BİR İNCİDİR - 01/02/2014 |
MUCUR ve HAVALİSİ SOSYAL YARDIMLAŞMA KÜLTÜR DERNEĞİ - 05/01/2014 |
ÜNAL KAYA ADINDA BİR KARDEŞİMİZ VAR Kİ! - 09/12/2013 |
Devamı |