25/11/2012
Yeni bir gün, yeni bir başlangıç... Her doğan yeni
gün, yeniliklerle ve yeni bir aydınlık olarak pencerelerimizden
süzülerek odalarımıza dolar. O pencereden giren güneş, dünyamızı
aydınlatmanın yanında ısıtan, hayat veren bir canlılığı da
odalarımıza, iliklerimize kadar nüfuz ederek hayatiyet bahşeder.
Nefes, hayatta olmanın, hayatiyetin, hayat
emarelerinin belirtisidir.
Büyük Türk Hakanı Kanuni'nin" Muhibbi"
mahlasıyla yazdığı şu söz, "Olmaya cihanda devlet, bir nefes sıhhat
gibi" akıllarda yer ederken, evlerimizin duvarlarında asılı duran en
mühim sözdür."Dünyada bir nefeslik sıhhat kadar büyük bir devlet,
büyük bir zenginlik olamaz" demek, elbette önemli bir tespittir. Hasta
olan, nefes darlığı çeken adama o nefesin, sağlıklı nefes almanın ne
kadar değerli olduğunu anlattırsanız "dünyayı verseniz değişilmeyecek
bir varlık" olduğunu anlatacaktır. Belgesellerde seyrettiğimiz sahne
hep aynı: Hangi hayvan rakibini alt etmek istiyorsa onun önce boğazına
sarılıp, nefesini kesmeye çalışıyor. Emperyalist devletler de
Çanakkale'de bizim boğazımıza sarılmadılar mı? Devletin soluğunu
kesmek için, İstanbul'u nefes alamaz hale getirip, Orta doğuyu kendi
arzularına göre şekillendirmek, istila etmek ve teslim almak için
yapmadılar mı bunu? Tıpkı vahşi hayvanların usul ve üslubu..Necip Fazıl," Annesi gül koklasa ağzı gül kokan çocuk"der.
Bir kelam-ı kibarımızda ise "dedesi erik- koruk yer, torunun
karnı ağrır" diye söylenir. Annelerin nefesi önemlidir. Anne gül
koklasa gül, şarap koklasa şarap kokacaktır çocuğunun nefesi. Bu
sebeple annelerin gül kokan nefesi, yavruların hayat kaynağı olan ana
sütüyle ona intikal ederek, ona ya gül kokusu veya ne kokladıysa onun
kokusunu verecektir.Yani ister istemez o çocuğun nefesi de anasının
nefesi gibi kokacaktır.Memleketimizin geleceği olan gençliği pis kokan
bir solukla değil, gül kokan,mis kokan bir nefesle baş başa bırakarak,
okuduklarının da onlara mis kokular, gül kokuları, gülzar ıtırı
bahşedeceğine inanıyoruz.Gül bahçelerinde renkler başka başka,boylar
farklı mı farklı,kokular,rayihalar, apayrı çeşitlilikte olsa bile
gülün kokusu hep ortak ve hoştur.İşte dergimiz de bu farklılıkları
barındıracak ancak asla gülden başka kokuyla kokmayacaktır.
Nefsimizi, Nefes'imizin önünde tutmayacağız asla. Nefsimizin
emrinde olmayacak kesinlikle "Nefes'imiz".Gül kokan nefesimizle, bu
milletin asil çocuklarını da gül nefeslerin sahibi yapmaya gayret
edeceğiz.
Nefes'imiz çıktığı müddetçe, hep gül bahçesi rayihaları
olacaktır içinde.Gül ile dostluklar da söylemekle değil, Gül'e arkadaş
olmakla, onun kokusunu almakla mümkün olacağını iyi bilen nesiller
yetiştirmekle imkan dahilinde olacaktır elbette.Gülü bahane edip
didara erenler, mutlaka gül kokularıyla müzeyyen olacaktır.
Nefes'imiz var oldukça ,nefes alıp -verdikçe
,nefesimiz yettiğince hep hakkı ,doğruyu ve güzeli haykıracağız. Bu
sayı ile başlayan yayın serüvenimizin devamı için, Nefes'in sonsuza
kadar yaşaması için ,gül kokusu almak isteyenler için ,"Ilık Nefes"
ile tanışmak isteyenler için, "ILIK NEFES" dergimizi yayın hayatına
başlatmış bulunmaktayız."Nefes'imizi kesmeye çalışanlara izin
vermeden, uzun soluklu bir "NEFES olabilmek için, daimi olabilmek için
desteklerinize ihtiyacımız vardır.
Çalışmak, gayret etmek bizden ,tevfik ve
hidayet Allah'tandır.Yüce Yaratan yar ve yardımcımız olsun.