Geçtiğimiz haftaki köşe yazımızda Sayın Başbakanın çıraklık döneminde yaptıklarından kısa kısa hatırlatma yapmıştım. 1995 yılında TBMM çatısı altında Kırşehir’in “Altın Oğlu” 20. Dönem Kırşehir Milletvekili Prof. Dr.

Mehmet Ali Altın’ın danışmanlığını yaptığım zaman bazı gerçekleri çıplak gözle görmeseydim bugün AKP iktidarının her yaptığını ayakta alkışlar “Bİ

DAHA BİDAHA” değil “ONBİN DEFA ONBİN DEFA” diyerek oy verirdim. Ancak gerçeğin böyle olmadığını vakti zamanı gelince herkes görecek ancak o zamanda vakit çok geç olacaktır.

Şimdi gelelim biz çıraklık döneminde yapılanlara! Sayın Başbakanımız çıraklık döneminde değişik ülkelerde sayısız ödüller almıştır. 2004 yılında Amerikan

Yahudi Kongresi’nden (AJC) 104 yıllık tarihte 11. Kişi olarak, 2005 yılında ise İftira ve İnkârla Mücadele Birliği’nden (ADL) “Üstün Cesaret ödülü” alan ilk ve tek Müslüman olarak tarih kayıtlarına geçmiştir. Bu iki kuruluşun ortak özelliği ABD’lerinde Siyonist Lobi faaliyetlerini yapmasıdır. Ayrıca Sayın Başbakan (AJC)’nin ödülünü alırken onuruna verilen yemekte “Türkiye ve İsrail arasında her zaman var olan dostluk, karşılıklı anlayış ve güven temelindeki ilişkilerin son dönemde kazandığı ivmenin altını memnuniyetle çizmek isterim” demiştir.

Şimdi Sayın Başbakanımıza sormak isteriz “BM’lerin “Mavi Marmara” ile ilgili son açıkladığı rapordan sonra” aynı duyguları taşıyor mu? Taşımıyorsa da, halkımız Sayın Başbakandan ADL ve AJC Yahudi Örgütlerinden aldıkları bu ödülleri iade etmesini bekliyor. İnşallah Sayın Başbakanda “alınan ödül geri iade edilmez” demez!

Zira Sayın Başbakan 29 Ocak 2009 tarihinde İsrail Başbakanı Şimon Perez ile birlikte konuşmacı olduğu, “Gazze’deki Barışa Katkı” panelinde Perez’in ses tonuna kızarak “One Munite” birkaç kez tekrarlayarak toplantıyı terk etmişti!

Sayın Başbakanın bu hareketi İsrail’e bir etki son BM raporu ile görüldü!

Ancak 2009 Mart ayında ülkemizde yapılan Yerel Seçimlerde halkımızın gaza gelmesine bayağı bir faydasının olduğu kazanılan Belediye sayısı ile görülmüştür. İsrail’e olmadığının göstergesi sadece geçtiğimiz günlerde açıklanan BM raporu değil İsrail’in 2010 Mayıs ayında Gazze’deki Müslümanlara insani yardım götüren “Mavi Marmara” gemisine yapılan saldırıdır. Sonuç ise suçsuz yere canlarını kaybeden 9 vatandaşımıza ve ailesine olan olmuştur.

Saldırının ilk yaşadığı günlerde İsrail Büyükelçiliklerine yapılan protestolar ise “Okyanus Ötesinden” gelen bir demeç ile bıçak gibi kesilmiştir. Bakın bugün Mısırda İsrail’e gösterilen tepkiler ile İsrail Büyükelçisi canını zor kurtarmıştır. Mısırda yapılan tepki geçtiğimiz günlerde İsrail tarafından öldürülen 5 Mısırlı içindir. Biz 9 vatandaşın öldürülüşüne sesimizi kıstıranlar!

Mısır halkının tepkisinden ders almalıdırlar.

Sayın Başbakan  Libya Lideri Kaddafi’nin elinde 2010 yılının Kasım ayında “İnsan Hakları Ödülü” de ödül almıştır. Ödülün üzerinden daha bir yıl geçmeden Kaddafi’nin düştüğü durum ortadadır. Kaddafi’nin halkına yaptığı zulümü, Osmanlıyı bahane ederek Libya’da çalışan işçilerimize geçmişte yaptığı hakaretleri ve eski Başbakanlarımızdan Necmettin Erbakan’a çadırında azarlamasını unutup, sırf ödül almak için alınan ödüller ve ödülü verenlerin şimdiki hali iyi analiz edilmelidir. Olayları (promporter) cama yazılan yazıları okuyarak değil, Dünyada ki gelişmeleri yakından izleyerek verilen veya hak edilerek alınan ödüller tercih edilseydi Ülkemiz bu hale düşmezdi!

Gazetedeki sütunumuzun kısıtlı olması nedeni ile Sayın Başbakanın ustalık maharetleri haftaya kaldı! Bu arada Sayın Başbakanın 13-15 Eylül tarihlerinde yapacağı Mısır, Tunus ve Libya gezileri ve Mısır gezisinde Gazzeye geçme durumu söz konusu haftaya sizin anlayacağınız malzeme bol ve bizlerde sırf sizlere hatırlatma babından yazmaya çalışacağız. Kesinlikle AKP İktidarının eleştirilmesi olarak algılanmasın zira şehit kanları ile kazanılmış bu cennet vatan toprakları babadan kalma mal olarak görülmemelidir.