Bugün 18 Mart 2012, Çanakkale Deniz Zaferinin 97.yıldönümü. 19 Şubat 1915’te başlayan ve 18 Mart 1915’te Mehmetçiğin toplarıyla, Nusret’in denize döşediği mayınlarıyla işgal kuvvetlerinin kendilerince o yenilmez armadasını, Çanakkale Boğazı’nın derinliklerine gömdüğü tarihtir 18 Mart 1915…

Antalya’dan kadim dostum değerli hocam Osman Ali Han’ın dün gönderdiği e-mail bana Çanakkale Zaferinin çok da tesadüfî olmadığını ve o yıllarda ki manevi desteğin iliklerimize kadar işlenmiş olduğunu ve günümüzde bunun kırıntılarının dahi kalmadığını üzülerek gözlemlemekteyim!

Osman Ali Han hocam göndermiş olduğu e-mail www.okumarehberi.com adresinin “Yakın Tarih” sayfasında Hasan Arıkan Hocanın 18 Mart 2006 yılında Fazilet Takviminde yayınlanan makalesini okudum. Bu haftaki köşe yazımı 97 yıl önce kaderimizi değiştiren bu olayı kaleme alarak bu vesileyle de Çanakkale Zaferinde şehit düşen ecdadımızı anmak ve köşemi okuyanların özellikle şehitlerimizin ruhuna dualar gönderilmesine vesile olmak istedim.

Hasan Arıkan kaleme aldığı makalesinde, “Çanakkale Boğazına Almanlar 377 mayın döşemişlerdi. Fakat İtilaf kuvvetlerinin mayın tarama gemileri, bu mayınları temizlemişler ve gemilerinin rahat bir şekilde Boğazdan geçebileceğini merkezlerine rapor ederler. Çanakkale müstahkem mevkii Komutanı Cevat Paşa bu duruma canı çok sıkılır. Mecidiye, Namazgah ve Hamidiye tabyaları mekik dokur. Karagahına gelip, tahta masasına oturduğunda yorgunluktan gözleri kapanır. Bu kısa uyku esnasında bir rüya görür. Rüyasında “Denizin üstüne bak” deniyordu. Cevat Paşa rüyasında denizin üstüne bakınca bir nur halesi görür ve nur içinde de “VAV ve KEF” harflerini görür. Cevat Paşa heyecanla uyanır ve Soğanlıdere ve Baykuş tabyalarını teftiş için kalkar. Yolun üzerinde kızının mezarına uğrayıp dua ederken nurani yüzlü bir zat ile karşılaşır. O Zatın “Bir derdin mi var evladım?” sorusu üzerine gördüğü rüyayı anlatır. O Zat ona cevaben “Nur zafer işaretidir, Ebced hesabında KEF harfi 20, VAV harfi 6 rakamını bildirir. İkisinin toplamı 26 eder.” der. Bunun üzerine Cevat Paşa, Binbaşı Nazmi Bey’i çağırıp “Depolarımızda kaç mayınımız var?” der. Nazmi Bey, “Elimizde hepsi Türk yapımı 26 mayın var. Almanlar bu eski mayınları döşememizi istemediler” deyince! Cevat Paşa hemen, Nusret mayın gemisinin Komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey’e “ Bu mayınları, Alman mayınlarının önüne onlara zıt yönde Boğaza döşemesi” emrini verir.

18 Mart 1915 sabahı boğazın mayınlardan temizlendiğinden emin olarak harekete geçen İngiliz ve Fransız gemilerinin en mühimleri olan Bouvet, İrresistible ve Ocean birbirleri ardında mürettebatı ile birlikte Çanakkale boğazının sularına gömülürler! İnflexible, Gaulois ve Suffren gemileri ise geri dönerler. Zamanın İngiliz Başbakanı Churchill, Nusret mayın gemisi için şöyle der! “ 1915 yılında bütün Avrupa’da milyonlarca insanın hayatı ortaya konmuş, büyük taarruzlar yapılmıştır. 2-3 milyon asker ve yaralı bulunmakta, 4-5 bin savaş gemisi denizlerde dolaşmakta idi, Fakat bunlardan hiç biri Nusret’in döktüğü mayınlar kadar harbin devamına ve düşmanın geleceğine tesir edecek bir muvaffakiyet gösterememiştir” der!!!!!

Evet; bugün 18 Mart 2012 ve bu topraklar üzerinde sağlıklı ve huzur içinde yaşamaya çalışıyorsak Çanakkale’yi geçilmez yapan atalarımızın şahadetleri sonucunda elde edilmiştir. Bugün Ermeni soykırımı safsatası ile ortamı geren Fransızların kuyruk yarası buradan gelmektedir. Avrupa Birliği üyelerinin bize karşı nefretleri Atalarımızın kazanmış olduğu zaferleri içlerine sindirememeleridir. Cevat Paşanın bu hatıratını kaleme alan Hasan Arıkan Hocama gelecek nesillerimize ışık tutmasına vesile olacak bu yazısı için minnet duygularımı sunuyorum. Bu anıyı paylaşmama vesile olan Osman Ali Han Hocama da saygılarımı sunarken okuyucularıma da fırsat bulduklarında www.okumarehberi.com sayfasını ziyaret etmelerinin kendilerine faydalı olacağını düşünüyorum.  Tüm şehitlerimizi de rahmetle ve minnetle anıyor ruhları şad olsun diyorum.

Yazılarıma ilham olması düşüncesi ile bana görüş ve önerilerinizi ulaştırmanız için 0 542 610 40 40 ve maltiparmak40@mynet.com bilgilerim yeterlidir sanırım.

Her zaman olduğu gibi yazıma son verirken, hoş ve esen kalın diyerek mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir hafta geçirmenizi temenni ediyorum.