Başlanmış olan her şeyin bir sonu olduğu bir gerçektir. Ülkemizde de iktidarların bir başlangıcı olduğu gibi birde sonu olmaktadır. İnancımız gereği nasıl yaşamımızın bir başlangıcı ve birde sonu olduğu gibi Ülke idaresini elinde bulunduran iktidarında bir başlangıcı ve bir sonunun olması gayet normaldir. Bu sonu kimler görmek istemez? İktidarı yönetenler ve iktidardan nemalananlar bu sonun olmasını görmek istemez ve kabullenmezler!

Bize anlatılanlara göre Ülke idaresine tek parti olarak DP gelmiş ve Adnan Menderes’in damgasını vurduğu iktidar 1950 yılında gelmiş ve 1960 yılında Adnan Menderes’in bugünkü Ergenekon gibi safsatalarla suçlanarak yaşamı İdam edilerek sonlanmıştır. Yaşımız gereği her anını dün gibi hatırladığımız ANAP iktidarı ve onun lideri Turgut Özal’ın görevi 1983 yılında başlamış. Her alanda Türkiye değişimlere açılmış ve Dünyada sözü edilir konuma gelirken teknolojinin her alandaki yenilikleri ile tanışmış her alanda hamleler yapılarak yıkılmaz bir duruma geldiğinde ise sihirli bir el bu yükselişe dur dercesine 1993 yılında Çankaya Köşkünde Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı koşu bandında sabah sporu yaparken hayatını sonlandırmıştır.

Sanki aynı senaryo yeniden yazılmış gibi 2002 yılında iktidara tek başına AKP gelmiş ve Sayın Başbakan bazı engellemelerle 2003 yılında önce Milletvekili ve daha sonra Başbakan olmuştur. DP ve ANAP döneminde olduğu gibi Ülke olarak yeni değişimlere sahne olmuş ve Özal’a uzanan sihirli el sanki yarım kalan işleri tamamlatır gibi Ortadoğu siyasetine şekillendirme görevini de Sayın Başbakan’a verilmiş ve bu görevinde sonu gelmiş gibi sinyaller alınmaktadır.

“Komşularla sıfır sorun” diye çıktığımız bu yolculukta bahar bitmiş gibi gözükmektedir. Suriye ile akşamları beş çayına gitme muhabbeti sınır kapılarını kapatacak kadar gerilmiştir. Irak isyan bayrağını açmış ve isyan bayrağını açmakla da kalmamış ve Türk Bayraklarını yakarak bizlere on beş gün süre verme cürretini göstermektedir. Sebebi ise Ülkesinde tutuklama kararı olan Tarık El Haşimi’yebizim kucak açarak onu korumamız! Yıllardır Barzani’ye ve Talabani’ye kucak açmamız sonucunda ne kazandık ki? Şimdide Tarık El Haşimi’ye sahiplenmemiz ne kazandıracak?

İktidarlara dokunan sihirli elin talimatı ile yapılan bu korumalar belki başkalarına çok şey kazandırabilir! Ancak bunun Ülkemize ve vatandaşlarımıza hiçbir şey kazandırmayacağı kesindir. Komşularla hedeflediğimiz sıfır sorun daha da büyümüş vaziyette kapımızın önünde durmaktadır. Sahte Arap Bahar baharı ise birilerine zaman kazandırırken bizlere kabus gibi yeni sorunlarla üzerimize çökmüştür.

Ülke içinde sözde iyi giden iktidarın süresi dolma sinyalleri de her zaman uzanan sihirli el tarafından yavaş yavaş verilmeye başlanmıştır. Bilindiği üzere Wall Street Journal hafta içinde “Uludere ile ilgili önemli bir açıklama yaptı ve topu İktidarın ve Genelkurmayın kucağına salladı” Sayın Başbakan ortalık durulana kadar bekleyip cama yansıyan o açıklamasını bir çırpıda söyledi. “Wall Street Journal’in açıklama sebebi seçimler öncesi Obama’yı zora sokma gayreti” şeklinde açıklaması ile kendine inanları rahatlatmış gibi görünse de Taraf Gazetesinin başlığı Sayın Başbakanın ve ona inananların yüzüne şamar gibi gelmiştir. Taraf Gazetesi “ Zorda olan sensin aslanım” diyor!

Bu çıkışlar acaba DP ve ANAP’da olduğu gibi AKP’nin de sonunun geldiği gibi algılanabilir mi acaba? Zira DP ve ANAP için biçilen süre 10 yıl olduğuna göre, AKP’nin de bu anlamda süresi 2013’de dolacak mı acaba? 

Yazılarıma ilham olması düşüncesi ile bana görüş ve önerilerinizi ulaştırmanız için 0 542 610 40 40 ve maltiparmak40@mynet.com bilgilerim yeterlidir sanırım.

Her zaman olduğu gibi yazıma son verirken, hoş ve esen kalın diyerek mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir hafta geçirmenizi temenni ediyorum.